İLX Mühendisliğin Yaşam Felsefesi Toplam Kalite ve Ar-ge Olmuştur.
İLX MÜHENDİSLİK`in sunduğu otomasyon sistemlerinin temel özellikleri; kullanılan kaynakları değişen pazar şartlarına uygun olarak optimize etmek, ekonomik ve teknik verimliliği artırmak, kaliteyi standart haline getirmek, çalışma koşullarını iyileştirmek ve dolayısı ile verimliliği karlılığı artırmaktır.” Şeklinde açıklamalarda bulunan İLX Mühendislik Genel Müdürü Sn. Cafer Bulut ile firmasının bugününü ve gelecek hedeflerini konuştuk.
-Öncelikle sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
– 1979 Sivas doğumluyum. 1986’da geldiğim İstanbul’da (Karaköy’de bobin sararak) başladığım iş hayatıma 1997’ye kadar değişik firmalarda değişik konumlarda kariyerime devam ettim. 1997’den itibaren kurduğum firmamda çalışmalarımı sürdürüyorum.
–İLX olarak üretimini yaptığınız ürünler nelerdir ve hangi sektörlere hitap ediyorsunuz?
– İLX Mühendislik olarak 1997 yılından günümüze otomasyon sektöründe hizmet vermekte olup endüstriyel makine parçaları ürün satışı pazarında yer aldı.
Kendi üretimimiz ve ihracatımız olan İLX Sesli ve Görüntülü Sinyal Ürünleri (İkaz Lambaları, Işıklı Kolonlar, Borulu Kornalar, Çok katlı İkaz Lambaları, buzzer ve modüler) ve Fenac Enkoder’lerin dışında Dünyaca tanınan Avrupalı ve Uzak Doğulu önemli markaların (Kinco, Siko, di-soric) tek Türkiye distribütörüyüz.
Kinco ürün grubunda PLC & Genişleme Modülleri, Dokunmatik Paneller (HMI), AC İnverterler, Step Motorlar & Sürücüler, Servo Motorlar, Haberleşmeli Servo Motor & Sürücüler, Siko ürün grubunda ise İpli Enkoderler, Mutlak & Artımlı Enkoderler, Manyetik Sensör & Bantlar, Dijital & Analog Pozisyon İndikatörleri, Aktüatörler & Kompak Servo Motorlar, Analog Potansiyometreler yer almaktadır.
İLX olarak görüntülü ve sinyal teknolojileri üretiyoruz. Özellikle son iki yılda bunu biraz aştık ve başka yeni ürünleri de ilave ederek üretmeye başladık. Switch, sensör, hava araçlarına yönelik sinyalizasyon ürünleri de üretiyoruz. Ar-ge’ye önem veriyoruz ve kendimizi her geçen gün geliştiriyoruz.
– İLX olarak sinyalizasyon ürünlerinin üretim aşamasında size göre dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?
– Biz yalnızca sinyalizasyon ürünleri üretmiyoruz bu alanda geniş bir ürün çeşitliliğimiz var.
Ürün gruplarımızı üç ana başlıkta toplayabiliriz:
Birinci aşama; kapalı ortam ürünler (fabrika vb. İç ortamlar)
İkinci aşama; dış ortam ürünleri (İnşaat, bina, kapı girişleri, petrokimya tesisleri vb.) Bu alanda dünya standartlarında uyum sağlamayı hedefledik ve buna uygun ürünler ürettik.
Üçüncü aşamada ise endüstri 4.0’a uygun ürünlere yöneldik.
Bu yıl bu alandaki ürünlerimizi ilk defa Dubai’de düzenlenen fuarda yer alarak yabancı müşterilerimize sergileme imkanı bulduk. Sinyalizasyon özelinde konuşacak olursak da müşteri ne istediğinin farkında olarak bize gelir ve biz de ona uygun ürünler üretiriz. Ürünlerimizin standart bir norm içerisinde genelleştirilmesinden bahsetmek yerine gelişime açık proje odaklı ürünlerin de varlığından bahsedebiliriz. Çünkü iç ortam ile dış ortam ürünlerinin standartları farklılıklar gösterir ve hepsine bütüncül bir cevap vermemiz de doğru olmaz.
– Dış ortamlarla ilgili özellikle hava araçlarına yönelik ürünlerinizden bahseder misiniz?
– Günümüzde güvenlik artık çok daha önemli konuma gelmiştir. Büyük binalar, petrokimya tesisleri, telekom direkleri, deniz üstü platformlar vb. akla gelebilecek gece karanlık olduğunda hava araçlarının çarpmasına müsait bütün yüksek yapılarda belirli mesafelerde uyarı cihazlarının olması lazım.
Burada önemli olan bu cihazların dünya standartlarında kabul edilebilir özellikte olmalarıdır. Elektronik devrelerden ledlere, led yuvalarına vb. her şeyin belli standartları var. Bu standartlar da maliyet yüklemesinin yanında kaliteyi de beraberinde getiriyor. Biz bu noktada sürdürülebilir ve en uzun verimi elde etmek adına güneş enerjisinden faydalanma yollarına da gidiyoruz. Şebekeden bağımsız kendi enerjisini kendi üretebilen ürünlerin Ar-ge’sini yapıyoruz.
–Endüstri 4.0 ülkemizde yeterince anlaşılıyor mu?
– Ülkemizde endüstri 4.0’ın yeterince anlaşıldığını düşünmüyorum. Üretim, kalite ve katma değer anlamında anlaşılıyor diyemeyiz. Bu konuda üniversitelerin, işletmelerin ve meslek liselerinin de gerekli hazırlığı yapmaları gerektiğini düşünüyorum.
Bu konuda istenilen seviyeye gelmiş değiliz. Dünyada akıllı ürünler yaygınlaşıyor ve bizim de elimizi çabuk tutmamız gerekiyor.
–Endüstri 4.0 bakımından makine sektörümüzü nasıl değerlendiriyorsunuz. Bunun yanında ürünlerinizin sertifikasyonunu nasıl sağlıyorsunuz?
– Türkiye’de makine sektörünü çok efektif, başarılı buluyorum. Bundan yana mutluyuz. Sertifikasyon konusunda klasikleşmiş ve spesifik sertifikasyonlar var. Klasikleşmiş olanları almak kolay ancak diğer detaylı spesifik sertifikasyonlar almak ise zor. Ancak bu zorluk derecesi yüksek olan spesifik sertifikasyonlar; ürünlerin kalitesini, ürün kalitesine bakış açısını, işin ciddiyetini ve yapılan işin daha çok sahiplenilmesini sağlıyor. Kısacası bu sertifikasyonlar size bir kalite kültürü aşılıyor.
–Yurtdışında önemli firmaların distribütörlüğünü yapıyorsunuz. Bunlardan bahseder misiniz?
–2002’den itibaren birçok önemli markanın mümessilliğini yürütüyoruz. Ayrıca 2005’ten itibaren kendi ürünlerimizi de imal ediyoruz. Çalıştığımız firmalar da dünya çapında söz sahibi firmalar. Bu büyük firmaların mümessilliğini yapıyor olmamız da ülkemize katma değer sağlıyor. Ağırlıklı olarak makine ve sanayi sektörüne hitap ediyoruz ve bu mümessilliklerle dolaylı olarak ihracat gerçekleştirmiş oluyoruz.
– Yurtdışında ağırlıklı olarak hangi ülkelerle çalışıyorsunuz?
– Orta Doğu, Latin Amerika, Kuzey Afrika, İran vb. Maldivler’e kadar birçok ülkeye ürünlerimiz gönderilmektedir.
–İç piyasada zorluklarla karşılaşıyor musunuz?
– Üretim ve pazar açısından çok zorlandığımızı söyleyemem. Çünkü genel bir rekabet ortamı var ve biz buna uygun hazırlığımızı yapıp ürünlerimizi piyasaya sunuyoruz. Bu konuda karamsarlığa gerek yok ve ürünlerimiz piyasada yeterince ilgi görüyor. Bu da bizleri mutlu ediyor. Biz pazarda en çok global firmalarla rekabet yaşıyoruz. Bizim üretimimiz, ülkemize çok daha pahalı gelecek ürünlerin daha ucuza girmesini sağlıyor. Diyebiliriz ki bizim üretim yapıyor olmamız ülkemize direk olmasa bile dolaylı olarak yıllık 20 milyon €’ya yakın bir kazanç sağlıyor.
– Ar-ge konusunda yapılan çalışmalar ülkemize büyük katkı sağlıyor. Sizin firma olarak Ar-ge konusundaki çalışmalarınız nelerdir?
– Biz sekiz mühendis arkadaşlarımızla (altısı elektronik, biri mekanik, biri tasarım olmak üzere) Ar-ge faaliyetlerimizi yürütüyoruz.
Hem standart ürünler hem de spesifik proje bazlı ürünlerde Ar-ge faaliyetlerimizi yürütüyoruz.
İLX MÜHENDİSLİK`in sunduğu otomasyon sistemlerinin temel özellikleri;kullanılan kaynakları değişen pazar şartlarına uygun olarak optimize etmek, ekonomik ve teknik verimliliği artırmak, kaliteyi standart haline getirmek, çalışma koşullarını iyileştirmek ve dolayısı ile verimliliği karlılığı artırmaktır.
Bu anlamda Toplam Kalite ve Ar-ge faaliyetleri bizim için temel iş ilkesi ve yaşam felsefemizdir. Bunu yaparken işçi sağlığı, iş güvenliği ve çevre koruma konularına büyük önem veririz. Hedefimiz çalışanlarımıza ve toplumumuza güvenli, sağlıklı iş ve yaşam ortamı sağlamaktır.
– İLX olarak gelecekle ilgili hedefleriniz nelerdir, üretim tesisinizi büyütmeyi düşünüyor musunuz?
– Firma olarak ilk başta 1200 m2’ lik kapalı bir alanda faaliyetlerimizi yürütürken, 2010’dan sonra yapılan yatırımlarla 2500 m2’ lik bir alanın da eklenmesiyle beraber toplamda 3700 m2’ lik bir alanda 55 – 60 kişilik bir ekiple çalışıyoruz. Biz ihracata ciddi manada odaklanmış durumdayız. Dünya pazarlarında tutunabilmemiz için yenilikleri de takip etmemiz gerekiyor.
Ürün çeşitliliği için önce endüstri 4.0, bunun yanında da ikinci unsur olarak güvenlik konusunu ön planda tutmamız gerekiyor.
Ürün çeşitliliği için bu iki unsur dünya piyasalarında rekabet için çok önemli. Firma olarak her geçen gün büyüyen ve ürünlerini dünya standartlarında geliştirerek uluslararası piyasalarda pazar payımızı artırmaya çalışıyoruz.
– İLX olarak sektörel anlamda ülkemizi dünya piyasalarıyla kıyaslayabilir misiniz?
–Ülkemizin dünya pazarında hak ettiği yerde olduğunu düşünmüyorum. Biz çok daha iyi konumda olmalıyız. Özellikle coğrafi konumumuz, yetişmiş insan gücümüz, genç nüfusumuz gibi faktörleri göz önünde bulundurduğumuzda bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sektördeki firmaların da ihracata odaklanması gerektiğini düşünüyorum. Özellikle 2021’den sonra ülkemiz açısından pozitif gelişmelerin daha da hızlı gerçekleşeceğini düşünüyorum. Karamsar olmaya gerek yok. Kendi firmamızı dünya standartlarında değerlendirdiğimizde ise teknolojik gelişmelere son derece uyumlu ve gelişime açık, genç, dinamik, her anlamda başarılı bir yapıya sahip olduğumuzu söyleyebilirim.
– Ülkemizde verilen teşviklerin karşılığını gerçekten bulduğunu düşünüyor musunuz?
– Teşviklerin %40 oranında karşılık bulduğunu düşünüyorum. Özellikle denetim anlamında daha ciddi tedbirlerin alınması gerekiyor. Bu denetim eksikliği ortadan kalktığı zaman teşviklerin ülkemize daha fazla katma değer sağlayacağını düşünüyorum. Devlet teşvik konusunda üzerine düşeni yaptı ancak denetim eksikliği bunun amacına ulaşmasını tam olarak sağlayamadı.
Firma olarak daha çok üretim, daha fazla ürün çeşidi ile teknolojiyi yakalamış yüksek kalite ürünler ile söz sahibi olmaya devam edeceğiz. Global pazarlarda gerçekleşen fuarlarda yer alarak bu algıyı ise siz değerli basın aracılığı ile canlı tutmaya devam edeceğiz.